Engel(lenmiş)lik Üzerine Dr. Hasan Güventürk
Sağlıklı olmak, güzel bir vücuda ve yüze sahip olmak, evlenip sağlıklı, zeki ve başarılı çocuk sahibi olmak… tüm bunlar çoğu bireyin isteği. Peki bu her zaman mümkün olabiliyor mu?
Hastalıklar, yaralanmalar, fonksiyon kayıpları, premature doğum, anne karnında oluşan anomaliler, genetik doğuştan ve sonradan gelişen hastalıklar, erken doğum, doğum esnasında veya sonrasında gelişen beyin hasarı, epilepsi… daha niceleri yaşamın gerçekleri değil mi?
Bunları soruyorum çünkü bunlar yokmuş gibi yaşamaya devam ediyoruz. Hep sağlıklı yaşayacakmışız, başımıza hiç olumsuz bir şey gelmeyecekmiş gibi bir sanrı içerisinde yaşıyoruz. Ancak istatistikler öyle demiyor. Bu gün ülkemizde yaklaşık 10 milyon insan yaşantısını dezavantajlı bir şekilde devam ettiriyor. Bu durum yakınları ile birlikte nüfusumuzun dörtte birinden fazla insanı etki alanına alıyor. Ancak sokakta, sosyal mekanlarda, AVM’lerinde çok az sayıda dezavantajlı birey ile karşılaşıyoruz. Bu durum sizce de anormal değil mi? Nerede bu insanlar? Sosyal yaşamda neden yoklar? Bunu hiç düşündünüz mü?
Sürekli sağlıklı yaşayacakmışız sanrısı içerisinde yaşayan bizler dezavantajlı bir bireyle karşılaştığımız zaman nasıl davranıyoruz acaba? Acaba bizim davranışlarımız onları sosyal yaşamdan uzaklaştırıyor olabilir mi? Şöyle bir göz gezdirelim dezavantajlı bir bireyle karşılaştığımız zamanki davranışlarımıza:
Görmezden gelme
Gözünü kaçırma
Acıyarak yaklaşma
Öfke
Burada ne işi var bunun bakışı
Göz teması kurup gülümseme?
Hangisi iyi hissettirirdi sizi?
İlk 5 tepki size yapılsa ne hissederdiniz? Bu 5 tepki de sizin karşınızdaki bireyi kabul etmediğiniz anlamını taşımaz mı? Dezavantajlı bir çocuğu ile bir kafe de nefes almaya çalışan bir ebeveyn’e ‘Neden çocuğunla evde değilsin de buradasın?’ bakışı fırlattığınızda sürekli sağlıklı yaşayacakmışız sanrısına geri dönebilirsiniz ta ki sizin de başınıza benzer bir durum gelene kadar ki bu istatistiksel olarak her 10 kişiden birinin başına gelmektedir.
Medya sektörüne bir bakalım: Üretilen filmlerde, haberlerde, dizilerde vs neden dezavantajlı bireyler yok? Bu güne kadar dezavantajlı bireylerin yer aldığı yapımlar bir elin parmaklarından az. Bu durum anormal değil mi? ‘Normal’ olan şeyin toplumda var olan bireylerin toplumun her alanında görülmesi değil mi? Dezavantajlı bireylerden aktör santaçı, çıkmaz mı sanıyorsunuz? Fena halde yanılıyorsunuz. Toplumda kendini yeterince ifade edemeyen bireylerin kendilerini sanatsal dışa vurma ihtiyacı, gücü ve yeteneği çok daha gelişmiş olabiliyor.
Yoksa toplumun güzellik algısı zarar mı görür? Güzellik kavramı nedir sizce? Farklı gelişen bir bireyin güzellik algısı yok mudur? Güzellik bedenin bütüncül ve mükemmel görünümü müdür? Dezavantajlı bir bireyin güzellik salonuna gitmesi sizleri şaşırtır mı?
Tüm bu soruları toplumsal görmezden gelme yaklaşımlarımızın dezavantajlı bireylerin sosyal katılımları için ne denli engeller yarattığının farkına varmak için sorduk. Bu durumda bir engel(li)lik değil engel(lenmiş)lik söz konusu olduğu aşikardır.
Bu noktadan baktığımızda toplumal ‘normalleşme’ için hastalıkları, dezavantajlı olmayı sağlıklı olmak gibi ‘normal’ kabul edip, tüm bireylere ‘normal’ davranmayı denemeliyiz. Bu bağlamda sinema, tiyatro, dizi filmlerde dezavantajlı bireylerin de yer alması normalleşme çabasına katkıda bulunacak önemli bir etmendir.